Şefîq Peşeng tarafından hazırlanan ‘‘Yaşar Kaya'nın Hatıraları‘‘ adlı kitap Avesta Yayınları arasında çıktı.
Bu öykü, bundan 76 yıl önce Ağrı Dağı eteklerinde başlayan, inişleri ve çıkışlarıyla kimi zaman bir subayın silahını elinden alabilecek kadar radikal, kimi zaman yıllarca köşesine çekilmiş haliyle, kimi zaman kavgaları ve sert üslubuyla hafızalarda yer edinmiş, kimi zaman zengin ve aristokrat bir Kürt imajıyla anılmış, adı Castro'ya çıkmış, önemli bir bölümü hapishaneler ve sürgünler arasına sıkışmış bir yaşamöyküsüdür. Bu öykü; 49'lar Olayı'nın, Deng tutuklamalarının, 23'ler Olayı'nın aktörü ve mağdurunun, Kürt Teali Cemiyeti'nin üç kurucu ve yöneticisini tanıma şansına erişmiş, askerliği boyunca bir cüzzamlı gibi, yemeğini bir masada tek başına yemek zorunda bırakılmış, kendi deyişiyle Musa Anter'in yanında bir çırak gibi büyümüş, Türkiye'de Kürtler tarafından çıkartılmış ilk günlük gazete olan Özgür Gündem gazetesinin sahibinin, ilk legal Kürt partilerinden Demokrasi Partisi'nin genel başkanının, Sürgünde Kürdistan Parlamentosu başkanının, birçok Kürt kurumunun kurucusu ve yöneticisi olan bir eylem adamının, Kürtler adına; cumhurbaşkanları, devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar, yabancı temsilciliklerle görüşmüş, nihayetinde yalnız kalmış ve son yıllarını ülkesinde geçirme tutkusuyla yanıp tutuşan bir adamın öyküsüdür.
Şefîq Peşeng tarafından hazırlanan ‘‘Yaşar Kaya'nın Hatıraları‘‘ adlı kitap Avesta Yayınları arasında çıktı.
Bu öykü, bundan 76 yıl önce Ağrı Dağı eteklerinde başlayan, inişleri ve çıkışlarıyla kimi zaman bir subayın silahını elinden alabilecek kadar radikal, kimi zaman yıllarca köşesine çekilmiş haliyle, kimi zaman kavgaları ve sert üslubuyla hafızalarda yer edinmiş, kimi zaman zengin ve aristokrat bir Kürt imajıyla anılmış, adı Castro'ya çıkmış, önemli bir bölümü hapishaneler ve sürgünler arasına sıkışmış bir yaşamöyküsüdür. Bu öykü; 49'lar Olayı'nın, Deng tutuklamalarının, 23'ler Olayı'nın aktörü ve mağdurunun, Kürt Teali Cemiyeti'nin üç kurucu ve yöneticisini tanıma şansına erişmiş, askerliği boyunca bir cüzzamlı gibi, yemeğini bir masada tek başına yemek zorunda bırakılmış, kendi deyişiyle Musa Anter'in yanında bir çırak gibi büyümüş, Türkiye'de Kürtler tarafından çıkartılmış ilk günlük gazete olan Özgür Gündem gazetesinin sahibinin, ilk legal Kürt partilerinden Demokrasi Partisi'nin genel başkanının, Sürgünde Kürdistan Parlamentosu başkanının, birçok Kürt kurumunun kurucusu ve yöneticisi olan bir eylem adamının, Kürtler adına; cumhurbaşkanları, devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar, yabancı temsilciliklerle görüşmüş, nihayetinde yalnız kalmış ve son yıllarını ülkesinde geçirme tutkusuyla yanıp tutuşan bir adamın öyküsüdür.