Her ne kadar “vak‘anüvîs”, “tarih yazıcısı” demek olsa da Osmanlı'nın devlet memuru statüsündeki resmî tarihçileri, bizzat şahit oldukları veya şahit olanlardan dinledikleri tarihi kaleme alan kimselerdi. Dolayısıyla yazdıkları oldukça önemlidir ve onların eserleri incelenmeden Osmanlı tarihi yazılmamalıdır. Aksi, tarihi tahrif olur ki en azı; “hafriyat”ı, “harfiyat” yapmak şeklinde karşımıza çıkar. Esas tarihçilik iğneyle kuyu kazmayı (hafr), ince eleyip sık dokumayı, elde edilen bilgileri tenkit süzgecinden geçirmeyi gerektirirken, kimileri sadece harfleri yanyana dizmekle aynı işi yaptığını zanneder.
Sözüne güvenilir, anlayışı ve edebiyatı kuvvetli, müteddeyyin ve güzel ahlâk sahibi kimselerden seçilmelerine özen gösterilen bu hünerli ve marifetli memurlar kimlerdi peki?
Nasıl yetişiyorlardı, bürokrasideki yerleri neydi? “Resmî tarih” ifadesinin günümüzde kazandığı manayı düşününce; vak‘anüvîsler, nasıl bir tarihçilik yapmışlardı? Kaleme aldıkları eserlerin kıymeti ve günümüzdeki kaynak değeri ne derecede anlaşılabildi? Ya maişetlerini teminleri nasıldı? Maaşları, kendilerine verilen kıymet?.. Bu sorulara cevap aradığımız dosyamıza, Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, Prof. Dr. Efkan Uzun ve Dr. Hüseyin Sarıkaya, verdikleri bilgilerle değer kattılar ve bizlere, “tarih yazanlar”ı anlattılar.
Bilvesile Mevlid Kandili'nizi tebrik eder, istifadeli okumalar dileriz.
Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere, sıhhat ve afiyette kalınız...
Konu Başlıkları: Onlar Tarih Yazdı/Prof. Dr. Abdülkadir Özcan; Vak‘Anüvîslerin Kıymeti Hep Bilindi/Prof. Dr. Efkan Uzun; Farklı Bir Tarihçi Farklı Bir Portre/Dr. Hüseyin Sarıkaya; Türklerin Kadîm Silahı: Yay/Kayıhan Çağlar; Ahşap İstanbul'dan Beton Şehre/Ahmet Hamdi Bülbül; Bilgiden İrfana Marifetname/Ahmed Pak; Osmanlı ile Hayat Bulan Arap Şehirleri/Dr. Yahya Koç; Toplum Mühendisi Sebze: Patates/Emre Boyacı; Napolyon'un Akkâ'da Yok Olan Hindistan Hayali Ahmet Sarbay…
Her ne kadar “vak‘anüvîs”, “tarih yazıcısı” demek olsa da Osmanlı'nın devlet memuru statüsündeki resmî tarihçileri, bizzat şahit oldukları veya şahit olanlardan dinledikleri tarihi kaleme alan kimselerdi. Dolayısıyla yazdıkları oldukça önemlidir ve onların eserleri incelenmeden Osmanlı tarihi yazılmamalıdır. Aksi, tarihi tahrif olur ki en azı; “hafriyat”ı, “harfiyat” yapmak şeklinde karşımıza çıkar. Esas tarihçilik iğneyle kuyu kazmayı (hafr), ince eleyip sık dokumayı, elde edilen bilgileri tenkit süzgecinden geçirmeyi gerektirirken, kimileri sadece harfleri yanyana dizmekle aynı işi yaptığını zanneder.
Sözüne güvenilir, anlayışı ve edebiyatı kuvvetli, müteddeyyin ve güzel ahlâk sahibi kimselerden seçilmelerine özen gösterilen bu hünerli ve marifetli memurlar kimlerdi peki?
Nasıl yetişiyorlardı, bürokrasideki yerleri neydi? “Resmî tarih” ifadesinin günümüzde kazandığı manayı düşününce; vak‘anüvîsler, nasıl bir tarihçilik yapmışlardı? Kaleme aldıkları eserlerin kıymeti ve günümüzdeki kaynak değeri ne derecede anlaşılabildi? Ya maişetlerini teminleri nasıldı? Maaşları, kendilerine verilen kıymet?.. Bu sorulara cevap aradığımız dosyamıza, Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, Prof. Dr. Efkan Uzun ve Dr. Hüseyin Sarıkaya, verdikleri bilgilerle değer kattılar ve bizlere, “tarih yazanlar”ı anlattılar.
Bilvesile Mevlid Kandili'nizi tebrik eder, istifadeli okumalar dileriz.
Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere, sıhhat ve afiyette kalınız...
Konu Başlıkları: Onlar Tarih Yazdı/Prof. Dr. Abdülkadir Özcan; Vak‘Anüvîslerin Kıymeti Hep Bilindi/Prof. Dr. Efkan Uzun; Farklı Bir Tarihçi Farklı Bir Portre/Dr. Hüseyin Sarıkaya; Türklerin Kadîm Silahı: Yay/Kayıhan Çağlar; Ahşap İstanbul'dan Beton Şehre/Ahmet Hamdi Bülbül; Bilgiden İrfana Marifetname/Ahmed Pak; Osmanlı ile Hayat Bulan Arap Şehirleri/Dr. Yahya Koç; Toplum Mühendisi Sebze: Patates/Emre Boyacı; Napolyon'un Akkâ'da Yok Olan Hindistan Hayali Ahmet Sarbay…