Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi Sayı: 119 Temmuz 2018

Stok Kodu:
3990000047772
Boyut:
19.50x27.00
Sayfa Sayısı:
80
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
Kuşe
Dili:
Türkçe
%10 indirimli
9,00
8,10
3990000047772
489080
Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi Sayı: 119 Temmuz 2018
Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi Sayı: 119 Temmuz 2018
8.10

Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş
Bir veliye bende olmak cümleden a‘la imiş

- Yavuz Sultan Selim

Bir Osmanlı padişahının dilinden dökülen şu mısralar, gerek cihan padişahı olunsun, gerekse dağ başında bir çoban, aslında bütün meseleyi özetliyor. Sadece padişahları değil, umumî olarak Osmanlıları daha iyi anlayabilmek adına, bu bakış açısına da sahip olmak gerekiyor. Aksi halde, bir yerlerde bir şeyler hep eksik kalacaktır.

İslam şehirlerinin meşhurlarından Buhara, sahip olduğu tarihî, kültürel ve manevî miras ile Osmanlı coğrafyasında çok iyi tanınan bir yerdi. İpek Yolu'nu ilim yoluna çevirenler, Rum diyarının binlerce kilometre ötesinden bu topraklara esintilerini getirdiler. Kimisi bizzat kendisi gelmişti, kimisinin de eserleri Türkçeye çevrilip insanların istifadesine sunulmuştu. Yıldırım Bayezid Han'ın damadı Emir Buharî hazretleri, hala Bursa'nın manevî atmosferinin en başta gelen sebeplerinden biri olarak ziyaret ediliyor.

Padişahlar ve devlet adamları başta olmak üzere bütün Osmanlı Müslümanlarını asırlardır sulayan Buhara'nın Anadolu'ya vurduğu mührü, Dr. Ahmet Uçar yazdı. Sultan Abdülhamid Han'ın hususi ehemmiyet verdiği bir yer olan Güney Afrika'daki Osmanlı ajanını, Halim Gençoğlu; Moğol hükümdarı Cengiz'in torunlarından Tuğluk'un Müslüman oluş hikayesini, Hasan Nazır kaleme aldılar. Osmanlı Arşivi uzmanlarından Mehmet Amaç, Osmanlı katipleri arasındaki otuz yılını sizler için anlattı. Bu sayımızda ayrıca Sultan Abdülhamid'in en has musahiplerinden Nadir Ağa'nın kendi ağzından İstanbul'a ve saraya geliş hikayesi de yer alıyor.

Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle…

Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş
Bir veliye bende olmak cümleden a‘la imiş

- Yavuz Sultan Selim

Bir Osmanlı padişahının dilinden dökülen şu mısralar, gerek cihan padişahı olunsun, gerekse dağ başında bir çoban, aslında bütün meseleyi özetliyor. Sadece padişahları değil, umumî olarak Osmanlıları daha iyi anlayabilmek adına, bu bakış açısına da sahip olmak gerekiyor. Aksi halde, bir yerlerde bir şeyler hep eksik kalacaktır.

İslam şehirlerinin meşhurlarından Buhara, sahip olduğu tarihî, kültürel ve manevî miras ile Osmanlı coğrafyasında çok iyi tanınan bir yerdi. İpek Yolu'nu ilim yoluna çevirenler, Rum diyarının binlerce kilometre ötesinden bu topraklara esintilerini getirdiler. Kimisi bizzat kendisi gelmişti, kimisinin de eserleri Türkçeye çevrilip insanların istifadesine sunulmuştu. Yıldırım Bayezid Han'ın damadı Emir Buharî hazretleri, hala Bursa'nın manevî atmosferinin en başta gelen sebeplerinden biri olarak ziyaret ediliyor.

Padişahlar ve devlet adamları başta olmak üzere bütün Osmanlı Müslümanlarını asırlardır sulayan Buhara'nın Anadolu'ya vurduğu mührü, Dr. Ahmet Uçar yazdı. Sultan Abdülhamid Han'ın hususi ehemmiyet verdiği bir yer olan Güney Afrika'daki Osmanlı ajanını, Halim Gençoğlu; Moğol hükümdarı Cengiz'in torunlarından Tuğluk'un Müslüman oluş hikayesini, Hasan Nazır kaleme aldılar. Osmanlı Arşivi uzmanlarından Mehmet Amaç, Osmanlı katipleri arasındaki otuz yılını sizler için anlattı. Bu sayımızda ayrıca Sultan Abdülhamid'in en has musahiplerinden Nadir Ağa'nın kendi ağzından İstanbul'a ve saraya geliş hikayesi de yer alıyor.

Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat