Pek az şairin bu kadar keskin, bu kadar cömert, bu kadar kendinden emin bir ilk kitabı olmuştur herhalde. Yeis ile Tabanca'nın çıktığı 1986'da büyük şairler ölmüş, kimileri de ölüme yaklaşmıştı. Demek ki, harikuladeye bakan pencereler birer birer kapanıyordu. Erözçelik'in kitabı, bildiğimiz duvarda yeni bir delik açtı. Kitabın başındaki "Hatıralar Dükkânı" ve sonundaki" Tesadüflere Hürriyet! Teferruata Hürriyet!" bölümleriyle, pencerenin en az kendisi kadar alımlı çerçevesi de yerleştirilmiştir. İhmal edilmeden. Ama güçlü ilk kitaplar tehlikelidir-şiirin faydasızlıktan yapıldığı çok erken kavramanın bir bedeli olabilir. "Hayat Felsefesi" şiirinde, "Kamaşır mıydı gözüm?" diye soruyor: "Yaşadığım mıydı yoksa?" Bu sorunun asıl anlamını kazanacağı orta yaşlarından sonra Erözçelik, "yahu, bunları sahiden ben mi yazdıydım?" diye sormak durumunda da kalabilir belki. Bilemeyiz. -Orhan Koçak-
Pek az şairin bu kadar keskin, bu kadar cömert, bu kadar kendinden emin bir ilk kitabı olmuştur herhalde. Yeis ile Tabanca'nın çıktığı 1986'da büyük şairler ölmüş, kimileri de ölüme yaklaşmıştı. Demek ki, harikuladeye bakan pencereler birer birer kapanıyordu. Erözçelik'in kitabı, bildiğimiz duvarda yeni bir delik açtı. Kitabın başındaki "Hatıralar Dükkânı" ve sonundaki" Tesadüflere Hürriyet! Teferruata Hürriyet!" bölümleriyle, pencerenin en az kendisi kadar alımlı çerçevesi de yerleştirilmiştir. İhmal edilmeden. Ama güçlü ilk kitaplar tehlikelidir-şiirin faydasızlıktan yapıldığı çok erken kavramanın bir bedeli olabilir. "Hayat Felsefesi" şiirinde, "Kamaşır mıydı gözüm?" diye soruyor: "Yaşadığım mıydı yoksa?" Bu sorunun asıl anlamını kazanacağı orta yaşlarından sonra Erözçelik, "yahu, bunları sahiden ben mi yazdıydım?" diye sormak durumunda da kalabilir belki. Bilemeyiz. -Orhan Koçak-