İnsan yaşamının devamını sağlayan temel ihtiyaçlarından biri olan bilginin, hiç olmadığı kadar hızlı üretildiği, yayıldığı ve depolandığı günümüzde yanlış bilginin, çeşitli türlerde ve medya formlarında üretilmesi, paylaşılması ve kabul görmesi, bilgi ekosisteminde düzensizliklerin varlığına ve doğrulanamayan bilgi yoğunluklarının oluşmasına neden olmaktadır. Toplumsal, ekonomik, siyasal çerçevede ve farklı bağlamlarda çeşitli eşitsizlikleri ve etik ihlalleri doğuran yanlış bilgi tüm biçimleriyle, insan hak ve özgürlüklerine, demokrasiye meydan okumaktadır.
Yanlış bilgi içerikli komplo teorilerine dâhil olan bireyler, sosyal medyanın kutuplaştırıcı etkisiyle, yanlış bilgilerin yeniden üretimini sağlamaktadır. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin gelişimi, yanlış bilgi üretiminde gerçek ile sahte arasındaki ayrımı silikleştirmeye başlamış, doğrulama pratiklerinin sürekli biçimde işleyiş gücünü zayıflatarak bilgiye yönelik güveni derinden sarsmıştır.
Yanlış bilgi, interdisipliner biçimde, tüm alanlarda eşitlikçi yaşam ortamının zarar görmesine neden olmuş ve bu nedenle gerekli çözümlerin üretilmesini zorunlu kılmıştır. Bu düşünce düzleminden hareketle hazırlanan çalışma, yanlış bilginin, üretim, yayılım ve katılım çerçevesinde irdelenmesini ve iletişim alanından farklı perspektiflerle tartışılmasını amaçlamaktadır.
İnsan yaşamının devamını sağlayan temel ihtiyaçlarından biri olan bilginin, hiç olmadığı kadar hızlı üretildiği, yayıldığı ve depolandığı günümüzde yanlış bilginin, çeşitli türlerde ve medya formlarında üretilmesi, paylaşılması ve kabul görmesi, bilgi ekosisteminde düzensizliklerin varlığına ve doğrulanamayan bilgi yoğunluklarının oluşmasına neden olmaktadır. Toplumsal, ekonomik, siyasal çerçevede ve farklı bağlamlarda çeşitli eşitsizlikleri ve etik ihlalleri doğuran yanlış bilgi tüm biçimleriyle, insan hak ve özgürlüklerine, demokrasiye meydan okumaktadır.
Yanlış bilgi içerikli komplo teorilerine dâhil olan bireyler, sosyal medyanın kutuplaştırıcı etkisiyle, yanlış bilgilerin yeniden üretimini sağlamaktadır. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin gelişimi, yanlış bilgi üretiminde gerçek ile sahte arasındaki ayrımı silikleştirmeye başlamış, doğrulama pratiklerinin sürekli biçimde işleyiş gücünü zayıflatarak bilgiye yönelik güveni derinden sarsmıştır.
Yanlış bilgi, interdisipliner biçimde, tüm alanlarda eşitlikçi yaşam ortamının zarar görmesine neden olmuş ve bu nedenle gerekli çözümlerin üretilmesini zorunlu kılmıştır. Bu düşünce düzleminden hareketle hazırlanan çalışma, yanlış bilginin, üretim, yayılım ve katılım çerçevesinde irdelenmesini ve iletişim alanından farklı perspektiflerle tartışılmasını amaçlamaktadır.