Franz Babinger'in “Sırplı devşirme” diye andığı Ostravica'lı Konstantin Mihail Konstantinovic, Üsküp'ün batısında yer alan Novo Brdo'nun fethi sırasında devşirilir. Onun Türk Kroniği (Kronika Turecka) adıyla Çekçe ve Bir Yeniçerinin Hatıratı (Pamietniki Janczara) adıyla Lehçe neşredilen eseri döneme dair pek çok gelişmeyi anlaşılır ve sade bir üslupla ele alabilen nadir çalışmalardandır. Kitap, Türklerin dini ve yaşamları, Osmanlı devletinin sosyal ve askeri yapısı hakkında çok kıymetli bilgiler sunar.
Bilhassa ilk Osmanlı hükümdarlarından itibaren girişilen savaşlar, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'un fethi dahil olmak üzere yaptığı seferlerle ilgili genelde görgü şahidi olarak anlattıkları, esere hatırat özelliği yanında bir kronik değeri de katmakta ve kitabı Osmanlı tarihinin kaynakları arasına yerleştirmektedir.
Fikir ve zihniyet dünyasını resmeden kitap, Hıristiyan alemine yönelik, “düşmanını tanı” anlamında ve Türklerin nasıl yenilebileceğine dair verdiği bilgilerle de öne çıkıyor. Yeniçeri Ocağı hakkında şimdiye kadar yazılan en kapsamlı bilgileri aktaran çalışma aynı zamanda belgelerin desteğiyle ocak hakkında bilinmeyen hususlara ışık tutuyor.Kemal Beydilli'nin hazırladığı Yeniçeriler ve Bir Yeniçerinin Hatıratı dönemin siyasi ve kültürel ortamını başarılı bir şekilde yansıtır. Osmanlı'daki adet ve gelenekler, savaş ve yönetim mekanizmalarını “dışardan” birinin gözüyle değerlendirmek hayli çekici olabilir.
Franz Babinger'in “Sırplı devşirme” diye andığı Ostravica'lı Konstantin Mihail Konstantinovic, Üsküp'ün batısında yer alan Novo Brdo'nun fethi sırasında devşirilir. Onun Türk Kroniği (Kronika Turecka) adıyla Çekçe ve Bir Yeniçerinin Hatıratı (Pamietniki Janczara) adıyla Lehçe neşredilen eseri döneme dair pek çok gelişmeyi anlaşılır ve sade bir üslupla ele alabilen nadir çalışmalardandır. Kitap, Türklerin dini ve yaşamları, Osmanlı devletinin sosyal ve askeri yapısı hakkında çok kıymetli bilgiler sunar.
Bilhassa ilk Osmanlı hükümdarlarından itibaren girişilen savaşlar, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'un fethi dahil olmak üzere yaptığı seferlerle ilgili genelde görgü şahidi olarak anlattıkları, esere hatırat özelliği yanında bir kronik değeri de katmakta ve kitabı Osmanlı tarihinin kaynakları arasına yerleştirmektedir.
Fikir ve zihniyet dünyasını resmeden kitap, Hıristiyan alemine yönelik, “düşmanını tanı” anlamında ve Türklerin nasıl yenilebileceğine dair verdiği bilgilerle de öne çıkıyor. Yeniçeri Ocağı hakkında şimdiye kadar yazılan en kapsamlı bilgileri aktaran çalışma aynı zamanda belgelerin desteğiyle ocak hakkında bilinmeyen hususlara ışık tutuyor.Kemal Beydilli'nin hazırladığı Yeniçeriler ve Bir Yeniçerinin Hatıratı dönemin siyasi ve kültürel ortamını başarılı bir şekilde yansıtır. Osmanlı'daki adet ve gelenekler, savaş ve yönetim mekanizmalarını “dışardan” birinin gözüyle değerlendirmek hayli çekici olabilir.