İlk kitabı Komi ve Kemikler ile 2009 Yunus Nadi Ödülü'ne değer görülen Gönül Çolak, bu kitabında da düş, gerçek ve kurmacanın iç içe geçtiği öyküler kurarak tuhaf, saçma, esrarengiz, bayağı, gerçeküstü pek çok unsuru ironik bir dille yan yana getiriyor. Travmatik niteliğe, hayal edilmesi, dile dökülmesi imkânsız olana, hatta dilin dışındaki gerçeğe, yine dil aracılığıyla yaklaşmayı deniyor. Gerçekliği görebilmemiz için bir çerçeve sağlayan fantezilerin en derinlerine bakarken; bizi fırlattığı o gözün içinde ölümün, karanlığın, tabuların, korkunun ve aşkın kılıktan kılığa büründüğü görünümleriyle karşı karşıya bırakıyor... Sürüklendiğimiz sıradan hikâyelerin, gündelik hayatların hemen arkasında devasa bir "içeri"si bekliyor bizi. Bu "içerisi ne kadar derinleşirse biz de bir o kadar "dışarı"da kalıyoruz. Hikâyelere, yazılı anlatının olanaklarını zorlayan, anlatı bütünlüğünü bozan, özgün bir kurgu eşlik ediyor...
İlk kitabı Komi ve Kemikler ile 2009 Yunus Nadi Ödülü'ne değer görülen Gönül Çolak, bu kitabında da düş, gerçek ve kurmacanın iç içe geçtiği öyküler kurarak tuhaf, saçma, esrarengiz, bayağı, gerçeküstü pek çok unsuru ironik bir dille yan yana getiriyor. Travmatik niteliğe, hayal edilmesi, dile dökülmesi imkânsız olana, hatta dilin dışındaki gerçeğe, yine dil aracılığıyla yaklaşmayı deniyor. Gerçekliği görebilmemiz için bir çerçeve sağlayan fantezilerin en derinlerine bakarken; bizi fırlattığı o gözün içinde ölümün, karanlığın, tabuların, korkunun ve aşkın kılıktan kılığa büründüğü görünümleriyle karşı karşıya bırakıyor... Sürüklendiğimiz sıradan hikâyelerin, gündelik hayatların hemen arkasında devasa bir "içeri"si bekliyor bizi. Bu "içerisi ne kadar derinleşirse biz de bir o kadar "dışarı"da kalıyoruz. Hikâyelere, yazılı anlatının olanaklarını zorlayan, anlatı bütünlüğünü bozan, özgün bir kurgu eşlik ediyor...