Fransız çocuk ve gençlik edebiyatının güçlü kalemi Marie Aude Murail'den ezberbozan, cesur bir başyapıt: Yıldızı Dişi.
Morlevent ailesi artık sadece üç kişiden oluşuyor. Babaları uzun yıllar önce ortadan yok olmuş, anneleri trajik bir şekilde hayatına son vermiş, biri erkek, ikisi kız; üç kardeş için hayat her zamankinden çok daha zor. Ama her ne pahasına olursa olsun on dört, sekiz ve beş yaşlarındaki bu yetimlerin birbirlerinden ayrılmaya hiç mi hiç niyetleri yok.
Peki... ortada kalmış bu üç çocuğu kim evlat edinmeli? Sempatik davranışları ve renkli kişiliğiyle henüz ilk görüşte herkesin kalbini fetheden yıldızı dişi ağabeyleri mi, sorumluluk sahibi ama bir o kadar sıkıcı üvey ablaları mı?
Marie-Aude Murail, Yıldızı Dişi'de çocuk ve gençlik edebiyatında pek sık işlenmeyen ve kimileri tarafından tabu olarak nitelendirilen konulara dikkat çekerek, elini dikenli tellerin arasında gezdirmekten çekinmiyor. Her yönüyle cesur bir edebi metne imza atan yazar, okurlarını ayazda kalmış yüreklerle buluşturuyor: İntihar etmiş bir anne, kayıplara karışmış bir baba, lösemi hastası olduğunu öğrenecek üstün zekâlı bir çocuk ve rol modeli olduğu iki ufak kardeşi... Üç yetim, hemcinslerine ilgi duyan bir ağabey ile mutsuzluğu ve tatminsizliklerle süslü bir hayatı tercih etmiş bir üvey ablanın arasında kalacak.
Okurun ruhunda beş kardeş tek bir hayatta birleşiyor...
Yıldızı Dişi, üç maymunu oynamaya meyilli "idealize" hayatlarımıza yumuşak bir "dokunuş" sergileyerek, hayatın tozpembe dışındaki renklerini de kucaklarken, kalplerimizi de tıpkı yağmurdan sonra çıkan umut verici bir gökkuşağı gibi aydınlatacak.
Fransız çocuk ve gençlik edebiyatının güçlü kalemi Marie Aude Murail'den ezberbozan, cesur bir başyapıt: Yıldızı Dişi.
Morlevent ailesi artık sadece üç kişiden oluşuyor. Babaları uzun yıllar önce ortadan yok olmuş, anneleri trajik bir şekilde hayatına son vermiş, biri erkek, ikisi kız; üç kardeş için hayat her zamankinden çok daha zor. Ama her ne pahasına olursa olsun on dört, sekiz ve beş yaşlarındaki bu yetimlerin birbirlerinden ayrılmaya hiç mi hiç niyetleri yok.
Peki... ortada kalmış bu üç çocuğu kim evlat edinmeli? Sempatik davranışları ve renkli kişiliğiyle henüz ilk görüşte herkesin kalbini fetheden yıldızı dişi ağabeyleri mi, sorumluluk sahibi ama bir o kadar sıkıcı üvey ablaları mı?
Marie-Aude Murail, Yıldızı Dişi'de çocuk ve gençlik edebiyatında pek sık işlenmeyen ve kimileri tarafından tabu olarak nitelendirilen konulara dikkat çekerek, elini dikenli tellerin arasında gezdirmekten çekinmiyor. Her yönüyle cesur bir edebi metne imza atan yazar, okurlarını ayazda kalmış yüreklerle buluşturuyor: İntihar etmiş bir anne, kayıplara karışmış bir baba, lösemi hastası olduğunu öğrenecek üstün zekâlı bir çocuk ve rol modeli olduğu iki ufak kardeşi... Üç yetim, hemcinslerine ilgi duyan bir ağabey ile mutsuzluğu ve tatminsizliklerle süslü bir hayatı tercih etmiş bir üvey ablanın arasında kalacak.
Okurun ruhunda beş kardeş tek bir hayatta birleşiyor...
Yıldızı Dişi, üç maymunu oynamaya meyilli "idealize" hayatlarımıza yumuşak bir "dokunuş" sergileyerek, hayatın tozpembe dışındaki renklerini de kucaklarken, kalplerimizi de tıpkı yağmurdan sonra çıkan umut verici bir gökkuşağı gibi aydınlatacak.