“Ben kitab-ı kâinatı hatmetmiş sanırdım sevgilim Kadd-ı mevzunun görüp tekrar eliften başladım.”
Lütfi Filiz merhum, Aziz Şenol'un talebesi olduğunda bu dizeleri yazmış. Çok şey bildiğini düşünürken ustasının aşkına tutulmuş, boyunun ölçüsünü almış, bir talebe gibi diz çöküp ilk harften, yeniden başlamış… Bendeniz uzun bir dönem “acaba şimdi ne okusam?” sualini sormadım kendime yahut çevreme, soramadım. Hep bir şey oldu, bir mana, bir işaret yahut bir tevafuk. Kitap çekti kendine doğru, okudum. Her bir kitabı bitirdiğimde çok şey öğrendiğimi sandım fakat her bir yeni kitapla da boyumun ölçüsünü alıp en başından başladım...
Kadim geleneğimizde ilim peşine düşenlere daima yola çıkmaları, yolda olmaları önerilmiş. Her kitap bir yol, her okuyan bir yolcu oluvermiş. Kimileri bu seyahati saklamış, gizlemiş. Kimileri de kendince anlatıp, muhabbet etmek istemiş. Nihayetinde insanın da kâinatın da fıtratında aşk var imiş. Aşka muhabbet gerekmiş.
“Ben kitab-ı kâinatı hatmetmiş sanırdım sevgilim Kadd-ı mevzunun görüp tekrar eliften başladım.”
Lütfi Filiz merhum, Aziz Şenol'un talebesi olduğunda bu dizeleri yazmış. Çok şey bildiğini düşünürken ustasının aşkına tutulmuş, boyunun ölçüsünü almış, bir talebe gibi diz çöküp ilk harften, yeniden başlamış… Bendeniz uzun bir dönem “acaba şimdi ne okusam?” sualini sormadım kendime yahut çevreme, soramadım. Hep bir şey oldu, bir mana, bir işaret yahut bir tevafuk. Kitap çekti kendine doğru, okudum. Her bir kitabı bitirdiğimde çok şey öğrendiğimi sandım fakat her bir yeni kitapla da boyumun ölçüsünü alıp en başından başladım...
Kadim geleneğimizde ilim peşine düşenlere daima yola çıkmaları, yolda olmaları önerilmiş. Her kitap bir yol, her okuyan bir yolcu oluvermiş. Kimileri bu seyahati saklamış, gizlemiş. Kimileri de kendince anlatıp, muhabbet etmek istemiş. Nihayetinde insanın da kâinatın da fıtratında aşk var imiş. Aşka muhabbet gerekmiş.