Osmanlı İmparatorluğu'nda Hukukun Üstünlüğü
Fatih Sultan Mehmet, yeni yaptıracağı caminin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu Sinan Atik isimli Rum mimara teslim eder. Mimar,bu sütunları üçer arşın kesip kısaltır. Fatih de buna sinirlenerek mimarın elini kestirir. Mimar Sinan-ı Atik, padişah aleyhine dava açar. Fakat ne Galata ne de Eyüp kadılığı padişahı yargılamayı göze alamaz. Mimarın Şikayetini Üsküdar Kadısı Hızır Bey kabul eder ve davayı açar. Mahkemede celb edilen büyük padişah, baş köşeye geçmek istediyse de Kadı Hızır Bey hışımla ikaz eder; 'Oturma begüm! Hasmınla yüzleşmek üzere mahkeme huzurunda ayakta dur! diyerek davacıyla birlikte mahkeme huzurunda ayakta bekletir. Hızır Bey, "Sen, Murad oğlu Mehmed!" diye hitap eder fütursuzca. Kadı Hızır Bey yargılama sonunda Sultan Fatih'i suçlu bulur ve mahkum eder. Ceza olarak mimara yapılan haksızlığın aynısının tatbik edilmesine, yani padişahın elinin kesilmesine karar verilir. Sultan Fatih boynunu büker ve sukut eder. Rum mimar, mahkemenin verdiği bu büyük karar karşısında şaşkına döner ve davasından feragat eder. Mimar kısası istemediği için, Fatih, günde on altın tazminata mahkum olur ve hatta kısastan kurtulduğu için, bub tazminatı kendiliğinden yirmi altına çıkarır. Böylece padişahın eli kesilmekten kurtulur.
Evliya Çelebi'nin aktardığına göre, mahkemenin kararından sonra Fatih çıkardığı demir sopayı kadıya göstererek; 'Eğer sen Allah'ın hükmünü uygulamayıp, elimi kesmeye beni mahkum etmeseydin bununla senin başını paramparça ederdim' der. Kadı Hızır Bey Çelebi de sakledığı kamayı çıkararak cevap verir; 'Sen de benim hükmümü kabul etmeseydin, ben de bununla seni delik-deşik ederdim'.
Yargılanan Padişah Fatih Sultan Mehmet, emsalsiz bir fatihtir, cihangirdir, gemileri karada yürütebilmeyi akıl eden bir dehadır. Hükümdarlığı boyunca ikisi imparatorluk, altısı prenslik, beşi de dukalık olmak üzere irili ufaklı 17 devlete son vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Hukukun Üstünlüğü
Fatih Sultan Mehmet, yeni yaptıracağı caminin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu Sinan Atik isimli Rum mimara teslim eder. Mimar,bu sütunları üçer arşın kesip kısaltır. Fatih de buna sinirlenerek mimarın elini kestirir. Mimar Sinan-ı Atik, padişah aleyhine dava açar. Fakat ne Galata ne de Eyüp kadılığı padişahı yargılamayı göze alamaz. Mimarın Şikayetini Üsküdar Kadısı Hızır Bey kabul eder ve davayı açar. Mahkemede celb edilen büyük padişah, baş köşeye geçmek istediyse de Kadı Hızır Bey hışımla ikaz eder; 'Oturma begüm! Hasmınla yüzleşmek üzere mahkeme huzurunda ayakta dur! diyerek davacıyla birlikte mahkeme huzurunda ayakta bekletir. Hızır Bey, "Sen, Murad oğlu Mehmed!" diye hitap eder fütursuzca. Kadı Hızır Bey yargılama sonunda Sultan Fatih'i suçlu bulur ve mahkum eder. Ceza olarak mimara yapılan haksızlığın aynısının tatbik edilmesine, yani padişahın elinin kesilmesine karar verilir. Sultan Fatih boynunu büker ve sukut eder. Rum mimar, mahkemenin verdiği bu büyük karar karşısında şaşkına döner ve davasından feragat eder. Mimar kısası istemediği için, Fatih, günde on altın tazminata mahkum olur ve hatta kısastan kurtulduğu için, bub tazminatı kendiliğinden yirmi altına çıkarır. Böylece padişahın eli kesilmekten kurtulur.
Evliya Çelebi'nin aktardığına göre, mahkemenin kararından sonra Fatih çıkardığı demir sopayı kadıya göstererek; 'Eğer sen Allah'ın hükmünü uygulamayıp, elimi kesmeye beni mahkum etmeseydin bununla senin başını paramparça ederdim' der. Kadı Hızır Bey Çelebi de sakledığı kamayı çıkararak cevap verir; 'Sen de benim hükmümü kabul etmeseydin, ben de bununla seni delik-deşik ederdim'.
Yargılanan Padişah Fatih Sultan Mehmet, emsalsiz bir fatihtir, cihangirdir, gemileri karada yürütebilmeyi akıl eden bir dehadır. Hükümdarlığı boyunca ikisi imparatorluk, altısı prenslik, beşi de dukalık olmak üzere irili ufaklı 17 devlete son vermiştir.