Modernleşme çabaları Osmanlı Devleti'nden günümüze kadar devletin gündeminde yer alan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanzimat'tan itibaren "Türk Modernleşmesi" adı ile birçok alanda uygulamaya konulan yapısal dönüşümler, Osmanlı Devleti'nin Batı'nın geçirdiği sanayi, teknolojik, fikri, toplumsal alandaki gelişmelere erişebilmek amacı ile yapılmaya çalışılmıştır. Seçkinci bir anlayış ile gerçekleştirilmeye çalışılan modernleşme çabaları Osmanlı Devleti mirası üzerine şekillenen Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Batı'nın gerisinde kalma düşüncesi ile gerçekleştirilen modernleşme çabaları halkın taleplerini ve beklentilerini merkeze koyan bir süreç değil, aksine Batı'yı merkeze koyan bir süreç şeklinde olmuştur. 1980 sonrası dönemde de devam eden bu anlayış eğitim, yerel yönetimler, kadın, yönetimde çalışanların motivasyonu gibi konularda da seçkinci bir yapısal dönüşümü gerçekleştirmeye çalışmıştır. Demokratikleşmenin bir gereği olarak toplumu merkeze alan bir modernleşme anlayışının geliştirilememesi modernleşme çabalarının etkisiz kalmasına ve başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmuştur. Yakın geçmişte yaşanan devlet içerisindeki illegal yapılanmaya karşı toplumun tek vücut olarak karşı çıkmasının gösterdiği gibi, toplumu karşısına alan, toplumun benimsemediği anlayışlar/politikalar dönüşümleri gerçekleştirmede başarısız olmaktadır. Bu doğrultuda toplumun taleplerine ve beklentilerine cevap veren, toplumun benimsediği modernleşme çabalarının gerçekleşme ihtimali, tepeden inmece seçkinci politikalara karşı her alanda daha başarılı olacaktır.
Modernleşme çabaları Osmanlı Devleti'nden günümüze kadar devletin gündeminde yer alan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanzimat'tan itibaren "Türk Modernleşmesi" adı ile birçok alanda uygulamaya konulan yapısal dönüşümler, Osmanlı Devleti'nin Batı'nın geçirdiği sanayi, teknolojik, fikri, toplumsal alandaki gelişmelere erişebilmek amacı ile yapılmaya çalışılmıştır. Seçkinci bir anlayış ile gerçekleştirilmeye çalışılan modernleşme çabaları Osmanlı Devleti mirası üzerine şekillenen Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Batı'nın gerisinde kalma düşüncesi ile gerçekleştirilen modernleşme çabaları halkın taleplerini ve beklentilerini merkeze koyan bir süreç değil, aksine Batı'yı merkeze koyan bir süreç şeklinde olmuştur. 1980 sonrası dönemde de devam eden bu anlayış eğitim, yerel yönetimler, kadın, yönetimde çalışanların motivasyonu gibi konularda da seçkinci bir yapısal dönüşümü gerçekleştirmeye çalışmıştır. Demokratikleşmenin bir gereği olarak toplumu merkeze alan bir modernleşme anlayışının geliştirilememesi modernleşme çabalarının etkisiz kalmasına ve başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmuştur. Yakın geçmişte yaşanan devlet içerisindeki illegal yapılanmaya karşı toplumun tek vücut olarak karşı çıkmasının gösterdiği gibi, toplumu karşısına alan, toplumun benimsemediği anlayışlar/politikalar dönüşümleri gerçekleştirmede başarısız olmaktadır. Bu doğrultuda toplumun taleplerine ve beklentilerine cevap veren, toplumun benimsediği modernleşme çabalarının gerçekleşme ihtimali, tepeden inmece seçkinci politikalara karşı her alanda daha başarılı olacaktır.