Un tüccarı Yorgo Hacıdimitriadis, İkinci Dünya Savaşı yıllarında uygulanmış Varlık Vergisi'nin kurbanlarından birisidir. Varlık Vergisi borcunu ödeyemediği için 22 Mart 1943 tarihinde Haydarpaşa'dan trenle Aşkale-Erzurum'daki çalışma kampına yollanmıştır. Erzurum'da kaldığı süre boyunca günlük tutan Hacıdimitriadis'in izlenimleri, Varlık Vergisi'nin bugüne kadar çok az bilinen "çalışma kampları" boyutunu gün yüzüne çıkartmaktadır. Yorgo Hacıdimitriadis, o renkli Türkçesi ile Erzurum'daki ilk gününü şöyle anlatır: "4 Nisan: Pazar olmak münasebeti ile bazı arkadaşlar hamama gittiler. O meyanda [sırada] emir geldi saat birde iş başına hazır olmamız için ve saat birde ikişer kişilik kafile halinde guruba gittik... Pazar olduğundan Erzurum halkı bizi seyre gelmiş ve çokları gülümser ve hakaretli sözlerle alay ediyorlardı. Gurup binasında kazma, kürek ve el arabaları verdiler ve bina yolundaki kar ve sair pislikleri temizlememizi emrettiler. Saat 17.30'a kadar çalışdık. Bina etrafında seyirciler eksik değildi. Çalıştığımız yer arka sokak, geçitle-temizlikle alakası olmayan tam manası ile mezberelik bir mahal [yer] idi. Öyle ki, havanın çok soğuk olmasına rağmen, kazmanın altından teafunlar [pis kokular] hissediliyor idi." Ayhan Aktar, kitaba Varlık Vergisi uygulamasını yeniden ele aldığı uzun bir yazıyla, dönemin İstanbul Defterdarı Faik Ökte hakkında bir biyografik araştırmayla ve İstanbul'un ticaret hayatında gayrimüslimlerin konumuna ilişkin iki yeni çalışmayla da katkıda bulunuyor. Bunlara ilaveten, kitapta gazeteci Feridun Kandemir'in Aşkale izlenimlerinden seçmeler bulunuyor. Ayrıca, Aşkale-Erzurum, Eskişehir-Sivrihisar kamplarına yollanan gayrimüslimlerin isim listeleri ilk kez yayımlanıyor. Yakın tarihimizin karanlık bir dönemini anlamak için önemli bir kitap...
Un tüccarı Yorgo Hacıdimitriadis, İkinci Dünya Savaşı yıllarında uygulanmış Varlık Vergisi'nin kurbanlarından birisidir. Varlık Vergisi borcunu ödeyemediği için 22 Mart 1943 tarihinde Haydarpaşa'dan trenle Aşkale-Erzurum'daki çalışma kampına yollanmıştır. Erzurum'da kaldığı süre boyunca günlük tutan Hacıdimitriadis'in izlenimleri, Varlık Vergisi'nin bugüne kadar çok az bilinen "çalışma kampları" boyutunu gün yüzüne çıkartmaktadır. Yorgo Hacıdimitriadis, o renkli Türkçesi ile Erzurum'daki ilk gününü şöyle anlatır: "4 Nisan: Pazar olmak münasebeti ile bazı arkadaşlar hamama gittiler. O meyanda [sırada] emir geldi saat birde iş başına hazır olmamız için ve saat birde ikişer kişilik kafile halinde guruba gittik... Pazar olduğundan Erzurum halkı bizi seyre gelmiş ve çokları gülümser ve hakaretli sözlerle alay ediyorlardı. Gurup binasında kazma, kürek ve el arabaları verdiler ve bina yolundaki kar ve sair pislikleri temizlememizi emrettiler. Saat 17.30'a kadar çalışdık. Bina etrafında seyirciler eksik değildi. Çalıştığımız yer arka sokak, geçitle-temizlikle alakası olmayan tam manası ile mezberelik bir mahal [yer] idi. Öyle ki, havanın çok soğuk olmasına rağmen, kazmanın altından teafunlar [pis kokular] hissediliyor idi." Ayhan Aktar, kitaba Varlık Vergisi uygulamasını yeniden ele aldığı uzun bir yazıyla, dönemin İstanbul Defterdarı Faik Ökte hakkında bir biyografik araştırmayla ve İstanbul'un ticaret hayatında gayrimüslimlerin konumuna ilişkin iki yeni çalışmayla da katkıda bulunuyor. Bunlara ilaveten, kitapta gazeteci Feridun Kandemir'in Aşkale izlenimlerinden seçmeler bulunuyor. Ayrıca, Aşkale-Erzurum, Eskişehir-Sivrihisar kamplarına yollanan gayrimüslimlerin isim listeleri ilk kez yayımlanıyor. Yakın tarihimizin karanlık bir dönemini anlamak için önemli bir kitap...