Yazar Hovsep Hayreni'nin uzun yıllara dayanan araştırmaları ve yoğun emeğinin ürünü olan Yukarı Fırat Ermenileri, 1915 ve Dersim kitabını tam da o karanlık ve kanlı geçmişin Abdülhamit ile Talat ve Enver Paşa taklitleri tarafından âdeta yeniden hortlatılmaya çalışıldığı bir zamanda elinizde tutuyorsunuz.
Yazar Yukarı Fırat bölgesiyle sınırladığı bu çok ayrıntılı araştırmasında üç ana konu üzerinde yoğunlaşıyor. Bunlardan birincisi, Ermeni halkının 20. yüzyıl başında Dersim vilayeti sınırlarına tekabül eden Yukarı Fırat havzasındaki tarihsel derinliği ve nüfus yoğunluğunu belgeleyerek, gerek 2. Abdülhamid'in marifeti olan 1894-96 katliamlarını, gerekse İttihat ve Terakki yönetiminin gerçekleştirdiği 1915 soykırımını ve sonuçlarını tüm çıplaklığı ve acımasızlığıyla sergilemek. İkincisi, dönemin Ermeni siyasi partilerinin soykırımı öngörememiş ve buna uygun örgütlenme ve özsavunmayı geliştirememiş olmalarının neden ve sonuçlarını inceleyerek günümüzde benzer hataların yaşanmaması için uyarıda bulunmak. Üçüncüsü ise, Dersim coğrafyası ve halkının soykırımdan geriye kalan çok az sayıda Ermeni'nin kurtulmasında oynadıkları rolü, gerekçesi ne olursa olsun, teslim etmek…
Kitapta kullanılan kaynakların büyük çoğunluğu bizzat yazar tarafından derlenen dönemin canlı tanıklarının Ermenice anı yazımlarından oluşuyor. Bu kaynakların birçoğu Türkçe okur karşısına ilk kez çıkıyor. Kitap bu açıdan da çok özel bir yere sahip.
Aynı zamanda büyük bir sabırla yazılan bu kitapta neredeyse köy köy tüm yerleşim birimlerinde katliam ve soykırımın nasıl yaşandığı, kimler tarafından yapıldığı, hangi aşiretlerin Ermenileri koruduğu büyük bir titizlikle ortaya konuyor.
Ermeni soykırımıyla birlikte Ermeni ve Kürt halklarının ortak kurtuluş fırsatının kaçırıldığını belirten Hovsep Hayreni, 1938 Dersim katliamını 1915 soykırımının devamı olarak değerlendiriyor ve ortak acıların halkları birleştirmesi gerektiğini vurguluyor.
Yazar, günümüzde de benzer bir durumla karşı karşıya olduğumuzdan hareketle, bizi tarihimizle cesur bir biçimde yüzleşmeye, hesaplaşmaya ve hatalardan dersler çıkararak ortak acıları ortak mücadeleye ve kurtuluşa dönüştürmeye davet ediyor.
Yazar Hovsep Hayreni'nin uzun yıllara dayanan araştırmaları ve yoğun emeğinin ürünü olan Yukarı Fırat Ermenileri, 1915 ve Dersim kitabını tam da o karanlık ve kanlı geçmişin Abdülhamit ile Talat ve Enver Paşa taklitleri tarafından âdeta yeniden hortlatılmaya çalışıldığı bir zamanda elinizde tutuyorsunuz.
Yazar Yukarı Fırat bölgesiyle sınırladığı bu çok ayrıntılı araştırmasında üç ana konu üzerinde yoğunlaşıyor. Bunlardan birincisi, Ermeni halkının 20. yüzyıl başında Dersim vilayeti sınırlarına tekabül eden Yukarı Fırat havzasındaki tarihsel derinliği ve nüfus yoğunluğunu belgeleyerek, gerek 2. Abdülhamid'in marifeti olan 1894-96 katliamlarını, gerekse İttihat ve Terakki yönetiminin gerçekleştirdiği 1915 soykırımını ve sonuçlarını tüm çıplaklığı ve acımasızlığıyla sergilemek. İkincisi, dönemin Ermeni siyasi partilerinin soykırımı öngörememiş ve buna uygun örgütlenme ve özsavunmayı geliştirememiş olmalarının neden ve sonuçlarını inceleyerek günümüzde benzer hataların yaşanmaması için uyarıda bulunmak. Üçüncüsü ise, Dersim coğrafyası ve halkının soykırımdan geriye kalan çok az sayıda Ermeni'nin kurtulmasında oynadıkları rolü, gerekçesi ne olursa olsun, teslim etmek…
Kitapta kullanılan kaynakların büyük çoğunluğu bizzat yazar tarafından derlenen dönemin canlı tanıklarının Ermenice anı yazımlarından oluşuyor. Bu kaynakların birçoğu Türkçe okur karşısına ilk kez çıkıyor. Kitap bu açıdan da çok özel bir yere sahip.
Aynı zamanda büyük bir sabırla yazılan bu kitapta neredeyse köy köy tüm yerleşim birimlerinde katliam ve soykırımın nasıl yaşandığı, kimler tarafından yapıldığı, hangi aşiretlerin Ermenileri koruduğu büyük bir titizlikle ortaya konuyor.
Ermeni soykırımıyla birlikte Ermeni ve Kürt halklarının ortak kurtuluş fırsatının kaçırıldığını belirten Hovsep Hayreni, 1938 Dersim katliamını 1915 soykırımının devamı olarak değerlendiriyor ve ortak acıların halkları birleştirmesi gerektiğini vurguluyor.
Yazar, günümüzde de benzer bir durumla karşı karşıya olduğumuzdan hareketle, bizi tarihimizle cesur bir biçimde yüzleşmeye, hesaplaşmaya ve hatalardan dersler çıkararak ortak acıları ortak mücadeleye ve kurtuluşa dönüştürmeye davet ediyor.