İlkokula yeni başlamıştım, annemi arka bahçemizdeki nar ağacının dibinde ağlarken gördüm. Ürkek adımlarla ona yaklaşarak, “Anne, niye ağlıyorsun?“ diye sorudğumda, gözyaşlarını hızlıca silen annem, yaşadığı kederli yalnızlığı basit bir olaymış gibi geçiştirme çabasıyla, “Biraz hüzünlendim,“ demişti.
Çocuk aklımla, anlamını bilmesem de “hüzünlenmenin“ kötü bir şey olduğunu sezmiştim.
Yıllar geçti ve ben, hüzünlü öykülerin başkahramanlarının hep kadınlar olduğuna şahit oldum.
Bu ilk öykü kitabımı; her ne sebeple olursa olsun, yüreği hüzünle sislenmiş bütün dünya kadınlarına ithaf ediyorum.
Aziz Certel
İlkokula yeni başlamıştım, annemi arka bahçemizdeki nar ağacının dibinde ağlarken gördüm. Ürkek adımlarla ona yaklaşarak, “Anne, niye ağlıyorsun?“ diye sorudğumda, gözyaşlarını hızlıca silen annem, yaşadığı kederli yalnızlığı basit bir olaymış gibi geçiştirme çabasıyla, “Biraz hüzünlendim,“ demişti.
Çocuk aklımla, anlamını bilmesem de “hüzünlenmenin“ kötü bir şey olduğunu sezmiştim.
Yıllar geçti ve ben, hüzünlü öykülerin başkahramanlarının hep kadınlar olduğuna şahit oldum.
Bu ilk öykü kitabımı; her ne sebeple olursa olsun, yüreği hüzünle sislenmiş bütün dünya kadınlarına ithaf ediyorum.
Aziz Certel