“O da neydi? Babamın yerine yatakta, siyah sakallı köylünün teki yatıyor. Bana neşeyle bakıyordu. Gözüm dönmüş biçimde kafamı anneme doğru çevirdim. ‘Bu da ne demek oluyor? Bu adam benim babam değil. Neden bu adamın hayır duasını alacakmışım?' dedim. ‘Ne olursa olsun, Petruşa o senin üvey baban. Çabuk elini öp de hayır duasını iste adamcağızın…' diye karşılık verdi. Bu durumdan hiç memnun kalmamıştım. İşte o an köylü, yataktan fırladığı gibi baltayı kaptı ve dört bir tarafa rastgele sallamaya başladı. Kaçmak istedim, fakat yapamadım. Oda cesetlerle dolmuştu. Ölü bedenlere takılıyor ve kanlara basıp kayıyordum. Korkunç köylü bana sevecenlikle sesleniyordu. ‘Korkma, gel de bir hayır duamı al' diyordu. Üzerimi panik ve dehşet sarmıştı. Tam o sırada uyandım. Atlar durmuştu. Savelyiç kolumdan çekiştiriyor. ‘Dışarı çıkabilirsiniz efendim, geldik,' diyordu.
“O da neydi? Babamın yerine yatakta, siyah sakallı köylünün teki yatıyor. Bana neşeyle bakıyordu. Gözüm dönmüş biçimde kafamı anneme doğru çevirdim. ‘Bu da ne demek oluyor? Bu adam benim babam değil. Neden bu adamın hayır duasını alacakmışım?' dedim. ‘Ne olursa olsun, Petruşa o senin üvey baban. Çabuk elini öp de hayır duasını iste adamcağızın…' diye karşılık verdi. Bu durumdan hiç memnun kalmamıştım. İşte o an köylü, yataktan fırladığı gibi baltayı kaptı ve dört bir tarafa rastgele sallamaya başladı. Kaçmak istedim, fakat yapamadım. Oda cesetlerle dolmuştu. Ölü bedenlere takılıyor ve kanlara basıp kayıyordum. Korkunç köylü bana sevecenlikle sesleniyordu. ‘Korkma, gel de bir hayır duamı al' diyordu. Üzerimi panik ve dehşet sarmıştı. Tam o sırada uyandım. Atlar durmuştu. Savelyiç kolumdan çekiştiriyor. ‘Dışarı çıkabilirsiniz efendim, geldik,' diyordu.