Yüzlerce Sabah Binlerce Gece

Stok Kodu:
9786054776481
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
511
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%25 indirimli
22,00
16,50
9786054776481
373042
Yüzlerce Sabah Binlerce Gece
Yüzlerce Sabah Binlerce Gece
16.50

O günleri kesik kesik hatırlıyorum. Gelenler, gidenler, bazı fısıltılar “Nasıl olmuş, nerede olmuş, arabayı kim kulla­nıyormuş, hemen mi ölmüş?” Bunlar çok mu önemliydi? Biz oğlumuzu artık ebediyen göremeyecektik. Kolumuz, kana­dımız kırılmıştı. Dünya hiçbir zaman bize eskisi kadar güzel görünmeyecekti. Tavsiye edilen teskin edici ilaçları şiddetle reddettim. Acımı uykuya boğdurmayacaktım. Bu acıyı iliğimle kemiğimle an be an yaşayacaktım. Gözyaşlarım hiç kurumadı. Onlar sicim gibi indiler. Çok konuşamıyordum. Ama içimden dudaklarımın ucunda hep söyleyecek sözler vardı. Acımı dile getiren bu sözlerin adına “şiir” denebilirdi. Artık her köşede bir defterim, kalemim, o uzun ve uykusuz geceler boyu bana yol­daşlık ediyordu.

Yazarken oğlumla konuşuyordum. Sitem ediyordum. Niye bırakıp gittin diyordum. İlk ağıt Cahit Sıtkı'ya isyandı. Neden yalan söyledin Cahit Sıtkı? Hani 35 yaş yolun yarısı idi.

Tamamı bile olmadı diye uzayıp gidiyordu sitemim. Def­terlerimden birine şöyle bir alıntı yapmıştım: “Yaşam bir hak, ölüm zorunlu bir görev olsa da, onunda uygun bir saati olmalıy­dı.” Yazan doğru demiş, ama olmadı işte uygun bir saati.

O günleri kesik kesik hatırlıyorum. Gelenler, gidenler, bazı fısıltılar “Nasıl olmuş, nerede olmuş, arabayı kim kulla­nıyormuş, hemen mi ölmüş?” Bunlar çok mu önemliydi? Biz oğlumuzu artık ebediyen göremeyecektik. Kolumuz, kana­dımız kırılmıştı. Dünya hiçbir zaman bize eskisi kadar güzel görünmeyecekti. Tavsiye edilen teskin edici ilaçları şiddetle reddettim. Acımı uykuya boğdurmayacaktım. Bu acıyı iliğimle kemiğimle an be an yaşayacaktım. Gözyaşlarım hiç kurumadı. Onlar sicim gibi indiler. Çok konuşamıyordum. Ama içimden dudaklarımın ucunda hep söyleyecek sözler vardı. Acımı dile getiren bu sözlerin adına “şiir” denebilirdi. Artık her köşede bir defterim, kalemim, o uzun ve uykusuz geceler boyu bana yol­daşlık ediyordu.

Yazarken oğlumla konuşuyordum. Sitem ediyordum. Niye bırakıp gittin diyordum. İlk ağıt Cahit Sıtkı'ya isyandı. Neden yalan söyledin Cahit Sıtkı? Hani 35 yaş yolun yarısı idi.

Tamamı bile olmadı diye uzayıp gidiyordu sitemim. Def­terlerimden birine şöyle bir alıntı yapmıştım: “Yaşam bir hak, ölüm zorunlu bir görev olsa da, onunda uygun bir saati olmalıy­dı.” Yazan doğru demiş, ama olmadı işte uygun bir saati.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat