“Beyler, tarih mütalaasında, insanı müteselli eden bir nokta işte budur: Beşeriyet kimin olduğuna aklımız ermeyen kavi ve muktedir bir el tarafında yavaş olsa da zikzaklar yapsa da gerilemelerle karışık bulunsa da her halde ilerlemektedir. Amma beşeriyetin bu terakki ve tekamülü siyanen olmuyor; hatta bir kısım beşeriyetin terakkîsi, diğer bir kısmın tedennîsi ile ancak hâsıl olabiliyor; bu da bir vakıadır.
Bu seneki derslerimizde, ulüm-ı tabiiyeden, siyaset sahasında intikal etmiş olan Darvin Kanunundan bahsetmiştim. Bütün kainatta hayat sahiplerinin devam ve beka ve tekamülü ancak niza ile kaim olduğundan kim şüphe edebilir? Bu nizada zaif olanlar, kavîlerin daha kavi olması için kurban gitmektedirler. Devam ve beka için maddeten ve manen kuvvet ve kudret lazımdır.”
“Beyler, tarih mütalaasında, insanı müteselli eden bir nokta işte budur: Beşeriyet kimin olduğuna aklımız ermeyen kavi ve muktedir bir el tarafında yavaş olsa da zikzaklar yapsa da gerilemelerle karışık bulunsa da her halde ilerlemektedir. Amma beşeriyetin bu terakki ve tekamülü siyanen olmuyor; hatta bir kısım beşeriyetin terakkîsi, diğer bir kısmın tedennîsi ile ancak hâsıl olabiliyor; bu da bir vakıadır.
Bu seneki derslerimizde, ulüm-ı tabiiyeden, siyaset sahasında intikal etmiş olan Darvin Kanunundan bahsetmiştim. Bütün kainatta hayat sahiplerinin devam ve beka ve tekamülü ancak niza ile kaim olduğundan kim şüphe edebilir? Bu nizada zaif olanlar, kavîlerin daha kavi olması için kurban gitmektedirler. Devam ve beka için maddeten ve manen kuvvet ve kudret lazımdır.”