Nabizade Nazım, Zehra isimli eserinde, insan ilişkilerini konu almış ve karakterlerin ruh halleri üzerinde oldukça yoğunlaştığından dolayı, eser Türk edebiyatında “ilk psikolojik roman denemesi” olarak kabul edilmiştir.
“Gerçek aşk hakkında tam bir bilgisi bulunmadığı için, içine girmek üzere bulunduğu alemin coğrafik ve topoğrafik durumlarından ve özellikle içyapının oluşumlarından hiç haberdar değildi. Kitaplarda sevgiye dair gördüğü bilgiler gayet kabataslak modeller gibi eksik ve genellikle yanlış birtakım abartılardan ibaretti. Zehra'nın bu bilgiden edindiği fikir ve hükme göre: sevgi sadece bir ‘anka kuşu'ndan ibarettir.”
Nabizade Nazım, Zehra isimli eserinde, insan ilişkilerini konu almış ve karakterlerin ruh halleri üzerinde oldukça yoğunlaştığından dolayı, eser Türk edebiyatında “ilk psikolojik roman denemesi” olarak kabul edilmiştir.
“Gerçek aşk hakkında tam bir bilgisi bulunmadığı için, içine girmek üzere bulunduğu alemin coğrafik ve topoğrafik durumlarından ve özellikle içyapının oluşumlarından hiç haberdar değildi. Kitaplarda sevgiye dair gördüğü bilgiler gayet kabataslak modeller gibi eksik ve genellikle yanlış birtakım abartılardan ibaretti. Zehra'nın bu bilgiden edindiği fikir ve hükme göre: sevgi sadece bir ‘anka kuşu'ndan ibarettir.”