Yabancılık ve yabancı düşmanlığı, sürgünlüğün, mülteciliğin, yersiz yurtsuzluğun yeni bir varoluş tarzı ve yazgısı olduğu bu çağda, üzerinde konuşulması en zorunlu ve aciliyeti olan konulardandır. “Yabancı korkusu/düşmanlığı” olarak tanımlanabilecek olan zenofobi, değişen bir dünyada değişmeyen bir olgunun adıdır. Kadim bir soru ve sorun olan yabancılık, çağımızda sosyal, felsefî ve siyasi idrak ufkuna yeniden girmiş ve güncel versiyonlarıyla gündelik hayata dâhil olmuştur.
Düşmanlaştırılan masum yabancı ile gerçekten felaket getiren yabancıyı ayırt etmenin güçlüğü, bir travma halini alan paranoyayı aşmanın önündeki terör gerçeği, haritaların ve sınırların her an değişmesi, derin kimlik ve meşruiyet krizleri gibi engeller zenofobiyi aşmayı ütopya haline getirmektedir. Yabancı düşmanlığının felsefi soy kütüğüne dair bu yorumbilimsel araştırma, yabancıyı tecrit etmeden, evdekini de benliğini ezecek sorumluluklar altına sokmadan yaşamanın imkanlarını felsefi bir bağlamda sorgulamak amacındadır.
Yabancılık ve yabancı düşmanlığı, sürgünlüğün, mülteciliğin, yersiz yurtsuzluğun yeni bir varoluş tarzı ve yazgısı olduğu bu çağda, üzerinde konuşulması en zorunlu ve aciliyeti olan konulardandır. “Yabancı korkusu/düşmanlığı” olarak tanımlanabilecek olan zenofobi, değişen bir dünyada değişmeyen bir olgunun adıdır. Kadim bir soru ve sorun olan yabancılık, çağımızda sosyal, felsefî ve siyasi idrak ufkuna yeniden girmiş ve güncel versiyonlarıyla gündelik hayata dâhil olmuştur.
Düşmanlaştırılan masum yabancı ile gerçekten felaket getiren yabancıyı ayırt etmenin güçlüğü, bir travma halini alan paranoyayı aşmanın önündeki terör gerçeği, haritaların ve sınırların her an değişmesi, derin kimlik ve meşruiyet krizleri gibi engeller zenofobiyi aşmayı ütopya haline getirmektedir. Yabancı düşmanlığının felsefi soy kütüğüne dair bu yorumbilimsel araştırma, yabancıyı tecrit etmeden, evdekini de benliğini ezecek sorumluluklar altına sokmadan yaşamanın imkanlarını felsefi bir bağlamda sorgulamak amacındadır.