'Evrendeki en büyük sermaye DNA'dır. Onu bir kez kontrol altına almayı başaran grup/ırk ve/veya ülke gerek ekonomik ve gerek askeri/siyasi anlamda karşı konulamaz bir avantaj elde etmiş olacaktır.' Doğal kaynaklar için savaşların yaşandığı bir dünyada, her türlü kaynağı reddeden bu ifade, öjenistlerin ve ırkçıların duygu ve düşüncelerini kısaca özetlemektedir. Kendilerince, basit çıkarların hesabını yapmayıp hayal edilebilecek en büyük sermayenin peşinde koşmaktadırlar. Sadece DNA'nın kontrolünü ele geçirmek için diğer her şeyi feda etmeye hazırlar. Hedefin büyüklüğü dikkate alındığında etkilenmemek pek olası değil. Durum her ne kadar böyle de olsa, yine de hayatın gerçekleri toplumun zekâ düzeyini genetik olarak yükseltmenin pek de o kadar kolay olmadığını gösteriyor, en azından bugün sahip olduğumuz teknolojilerle. Gerçekten de, tarih boyunca zekâ seviyelerini bir çeşit strateji izleyerek arttırmış topluluklar var mıdır? Bu, onlara nelere mal olmuştur? Ben bu araştırmada, gerek psikometrik ölçümler ve gerekse genel zekânın doğası hakkında psikolojiden edindiğim bilgilerle bu sorulara yanıt aramaya çalıştım. Çalışmam sonucunda kesin olarak inandığım şudur ki; genetik teknolojisinde birtakım gelişmeler olmadan üstün yetenekli insanlar yaratma düşüncesi, geçmişte olduğu gibi bugün de ancak hayalden öteye geçemeyecektir. Geçmişte bazı ırklar IQ düzeylerini genel anlamda değil, ancak tek boyutlu olarak arttırmayı başarmıştır. Ne var ki; bunu gerçekleştirebilmek için ödedikleri bedel çok ağır olmuştur. Genom Projesinin en büyük hedeflerinden biri olan, istenen özelliklere göre bebek dünyaya getirme hayali gerçekleştiği takdirde, bu olay da zaten tamamen hangi özelliklerin daha fazla talep edildiğine göre serbest piyasa koşullarında cereyan edecektir. Dolayısıyla, önümüzdeki yüzyıl genetik çağıdır ve genetik ordularının savaşına tanık olacaktır.
'Evrendeki en büyük sermaye DNA'dır. Onu bir kez kontrol altına almayı başaran grup/ırk ve/veya ülke gerek ekonomik ve gerek askeri/siyasi anlamda karşı konulamaz bir avantaj elde etmiş olacaktır.' Doğal kaynaklar için savaşların yaşandığı bir dünyada, her türlü kaynağı reddeden bu ifade, öjenistlerin ve ırkçıların duygu ve düşüncelerini kısaca özetlemektedir. Kendilerince, basit çıkarların hesabını yapmayıp hayal edilebilecek en büyük sermayenin peşinde koşmaktadırlar. Sadece DNA'nın kontrolünü ele geçirmek için diğer her şeyi feda etmeye hazırlar. Hedefin büyüklüğü dikkate alındığında etkilenmemek pek olası değil. Durum her ne kadar böyle de olsa, yine de hayatın gerçekleri toplumun zekâ düzeyini genetik olarak yükseltmenin pek de o kadar kolay olmadığını gösteriyor, en azından bugün sahip olduğumuz teknolojilerle. Gerçekten de, tarih boyunca zekâ seviyelerini bir çeşit strateji izleyerek arttırmış topluluklar var mıdır? Bu, onlara nelere mal olmuştur? Ben bu araştırmada, gerek psikometrik ölçümler ve gerekse genel zekânın doğası hakkında psikolojiden edindiğim bilgilerle bu sorulara yanıt aramaya çalıştım. Çalışmam sonucunda kesin olarak inandığım şudur ki; genetik teknolojisinde birtakım gelişmeler olmadan üstün yetenekli insanlar yaratma düşüncesi, geçmişte olduğu gibi bugün de ancak hayalden öteye geçemeyecektir. Geçmişte bazı ırklar IQ düzeylerini genel anlamda değil, ancak tek boyutlu olarak arttırmayı başarmıştır. Ne var ki; bunu gerçekleştirebilmek için ödedikleri bedel çok ağır olmuştur. Genom Projesinin en büyük hedeflerinden biri olan, istenen özelliklere göre bebek dünyaya getirme hayali gerçekleştiği takdirde, bu olay da zaten tamamen hangi özelliklerin daha fazla talep edildiğine göre serbest piyasa koşullarında cereyan edecektir. Dolayısıyla, önümüzdeki yüzyıl genetik çağıdır ve genetik ordularının savaşına tanık olacaktır.