"Duygu ve güç aynı cümlede mi? saçmalamışsın, " dediğini duyar gibiyim. Ve değneğin diğer ucunu tutmaya yeltendiğini de görüyorum tam şu anda. Önce beni bir dinle derim. Bu kitapla bir şekilde yolunun kesişmiş olmasının da mı kâtip yok canım? Niyet ettik karşılıklı halleşmeye işte, izin ver kendimi ifade edeyim. Hem yanılıyorsam belki sen de bana bir iyilik yapıp zihnimle aramı yaparsın da barışırız. Zira kendisini sadece işim düşünce arayalı epey zaman oldu. Kalbimden yukarıya çıkmıyor da benim dikkatini, üzerine afiyet. Zihin de "Ben dikkate dikkat demem, dikkat benim olmayınca” dedi küstü işte.
“İnsanın kendi gerçekliğini yaratmak için gerekli olan güç kaynağı zihindeki düşüncelerden geçen ama kalpten yükselen duygular.” diyorum. Bu cümlede romantizm görüyorsan yanılıyorsun. Akıllı uslu analizler yapmak, kalpteki duyguların adını koymak için, kararların yönünü tayin etmek için, seni tehlikelerden korumak için kullanıyorsa ne la, yoksa otomatik pilotta kaydettiği verilerle seni yönetmesine izin verirsen kokuşmuş bir çöp" diye de ekliyorum. Aynı zamanda canım duygu cennetini de cehenneme çevirme kabiliyeti de var bu zihin çöplüğünün... Tersi de ters yani.
Dünyanın matematik üzerine kurulduğundan emin. Einstein, Tesla gibi fizikçilere hayran ve zamanının büyük bölümünü kuantum fiziği, zaman mekan kavramı, enerji yasalan gibi konuları araştırarak kullanan, Dr. Joe Dispenza ile nörobilime acayip merak sarmış sıradan bir analatik düşünür olarak söylüyorum bunu.
Canım Nicola Tesla'nın bana ilham olan sözlerine bir göz atıver bu arada: "Benim beynini sadece bir alıcıdır. Evrende bilgiyi, gücü ve ilhamı ondan aldığımız bir öz var. Bu özün sırlarına nüfuz, etmedim. Ama varlığını biliyorum" "Düşünmek için aklı başında, derin düşünmek için olduk, deli olmalısın."
Kayıtlı düşüncelerin kitabı elinden fırlatmanı söylüyorsa, DUR!". Bir de kalbinin oluruna başvur. Onay alırsan on Sayfalık avans ver bana. Sonra istersen camlarını silmek için kullanırsın sayfalarımı. İşe yararım bari. Gazete kadar olmasa da iyi parlatırım camları. İçeriye bakışını sağlayamadım ama pencereden dışarıya bakışını parlattım der, avuturum kendimi.
Duygularımızın kontrolünü elimize alana kadar zihin bizi yönetir. Bunu da sencillik ve bencillik oyunlarını kullanarak yapar. Nasıl mı? Dilim döndüğünce ve en güvendiğim dostum yüreğim yettiğince anlatacağım. Ama sen de zihninle değil de bilincinle okumaya çalışacağına söz ver ki bir işe yarasın karşılıklı çabamız.
Deneme, şiir ve hikâyelerin iç içe geçtiği bir anlatım bulacaksın bu kitapta. Yaşadığım, okuduğum, izlediğim ya da şahit olduğum bazı olaylardan feyzalmış olsam da bana dair kısmı dışındaki hikâyelerdeki karakterler ve olaylar tamamen kurgudur.
"Duygu ve güç aynı cümlede mi? saçmalamışsın, " dediğini duyar gibiyim. Ve değneğin diğer ucunu tutmaya yeltendiğini de görüyorum tam şu anda. Önce beni bir dinle derim. Bu kitapla bir şekilde yolunun kesişmiş olmasının da mı kâtip yok canım? Niyet ettik karşılıklı halleşmeye işte, izin ver kendimi ifade edeyim. Hem yanılıyorsam belki sen de bana bir iyilik yapıp zihnimle aramı yaparsın da barışırız. Zira kendisini sadece işim düşünce arayalı epey zaman oldu. Kalbimden yukarıya çıkmıyor da benim dikkatini, üzerine afiyet. Zihin de "Ben dikkate dikkat demem, dikkat benim olmayınca” dedi küstü işte.
“İnsanın kendi gerçekliğini yaratmak için gerekli olan güç kaynağı zihindeki düşüncelerden geçen ama kalpten yükselen duygular.” diyorum. Bu cümlede romantizm görüyorsan yanılıyorsun. Akıllı uslu analizler yapmak, kalpteki duyguların adını koymak için, kararların yönünü tayin etmek için, seni tehlikelerden korumak için kullanıyorsa ne la, yoksa otomatik pilotta kaydettiği verilerle seni yönetmesine izin verirsen kokuşmuş bir çöp" diye de ekliyorum. Aynı zamanda canım duygu cennetini de cehenneme çevirme kabiliyeti de var bu zihin çöplüğünün... Tersi de ters yani.
Dünyanın matematik üzerine kurulduğundan emin. Einstein, Tesla gibi fizikçilere hayran ve zamanının büyük bölümünü kuantum fiziği, zaman mekan kavramı, enerji yasalan gibi konuları araştırarak kullanan, Dr. Joe Dispenza ile nörobilime acayip merak sarmış sıradan bir analatik düşünür olarak söylüyorum bunu.
Canım Nicola Tesla'nın bana ilham olan sözlerine bir göz atıver bu arada: "Benim beynini sadece bir alıcıdır. Evrende bilgiyi, gücü ve ilhamı ondan aldığımız bir öz var. Bu özün sırlarına nüfuz, etmedim. Ama varlığını biliyorum" "Düşünmek için aklı başında, derin düşünmek için olduk, deli olmalısın."
Kayıtlı düşüncelerin kitabı elinden fırlatmanı söylüyorsa, DUR!". Bir de kalbinin oluruna başvur. Onay alırsan on Sayfalık avans ver bana. Sonra istersen camlarını silmek için kullanırsın sayfalarımı. İşe yararım bari. Gazete kadar olmasa da iyi parlatırım camları. İçeriye bakışını sağlayamadım ama pencereden dışarıya bakışını parlattım der, avuturum kendimi.
Duygularımızın kontrolünü elimize alana kadar zihin bizi yönetir. Bunu da sencillik ve bencillik oyunlarını kullanarak yapar. Nasıl mı? Dilim döndüğünce ve en güvendiğim dostum yüreğim yettiğince anlatacağım. Ama sen de zihninle değil de bilincinle okumaya çalışacağına söz ver ki bir işe yarasın karşılıklı çabamız.
Deneme, şiir ve hikâyelerin iç içe geçtiği bir anlatım bulacaksın bu kitapta. Yaşadığım, okuduğum, izlediğim ya da şahit olduğum bazı olaylardan feyzalmış olsam da bana dair kısmı dışındaki hikâyelerdeki karakterler ve olaylar tamamen kurgudur.