“Nasıl yürümek bir düşünme biçimiyse, yazmak da düşünme biçiminin iz bırakma hali. Bir iş üzerine düşünmeyi, yani yaratı sürecini genelde zihinsel bir akış içinde yaşıyorum. Deneme yanılma deneyimini çoktandır bir atölye ortamı dışında, 'Kabine' adını verdiğim bir yerde gerçekleştiriyorum. Atölyelerim geçici olarak sergi alanlarında kuruluyorlar. Bu alanlar, icra yerleri olarak işlev kazanıyor benim için.
Sergiyi kurmadan önce, bana sunulan ya da nadiren de olsa seçtiğim, henüz boş olan mekanda bir süre kalıyorum. Boşluğu olabildiğince algılayarak onu daha sıcak, kişisel bir yere dönüştürmeye gayret ediyorum. Bu dönüşüm işlemini, sanat nesnelerimi mekana yavaş yavaş yerleştirerek gerçekleştiriyorum. Nesnelerimle orada bir süre daha beraber kalıyorum, onlar ve ben, başbaşa. Sonra onları orada, dış gözlerin dünyasına bırakıp ayrılıyorum.”
- Selim Birsel
“Nasıl yürümek bir düşünme biçimiyse, yazmak da düşünme biçiminin iz bırakma hali. Bir iş üzerine düşünmeyi, yani yaratı sürecini genelde zihinsel bir akış içinde yaşıyorum. Deneme yanılma deneyimini çoktandır bir atölye ortamı dışında, 'Kabine' adını verdiğim bir yerde gerçekleştiriyorum. Atölyelerim geçici olarak sergi alanlarında kuruluyorlar. Bu alanlar, icra yerleri olarak işlev kazanıyor benim için.
Sergiyi kurmadan önce, bana sunulan ya da nadiren de olsa seçtiğim, henüz boş olan mekanda bir süre kalıyorum. Boşluğu olabildiğince algılayarak onu daha sıcak, kişisel bir yere dönüştürmeye gayret ediyorum. Bu dönüşüm işlemini, sanat nesnelerimi mekana yavaş yavaş yerleştirerek gerçekleştiriyorum. Nesnelerimle orada bir süre daha beraber kalıyorum, onlar ve ben, başbaşa. Sonra onları orada, dış gözlerin dünyasına bırakıp ayrılıyorum.”
- Selim Birsel