Lillian Bennet, sosyetenin en havalı ve en olaylı Leydi'si idi. Bir erkek kadar serseriydi ama içinde kimsenin bilmediği, derin yaralar gizliydi. Aşkı onun hem kaderi hem de lanetiydi...
Damien Christian Maine aile yadigarı zekası ve yakışıklılığı ile koca avcısı annelerin son dönemlerdeki gözdesiydi. Evlilik ise yakın dönem planları arasında ilk sıralarda değildi.
Kaderin yedi yıl sonra bir araya getirdiği iki eski düşman için neler planladığını kimseler bilemezdi...
"Zavallı cahil kardeşimi senin güvenilmez ellerine bırakacağımı düşünüyorsan, yanılıyorsun. Belki farkında değilsin ama Londra'da ünün pek de iyi değil. Erkeklerle istediğini yapabilirsin. Bu konuda sana bir şey diyemem ama kardeşimi sana emanet etmeyeceğim hayatım."
Mevcut yakınlık yeterli değilmiş gibi bir adım daha yaklaştı Lillian. Artık birbirlerine yaslanır vaziyetteydiler. Bu sözlerin getirdiği öfke genç kızı alev alev yakarken, ısı da teninden taşıyor, giysilerinin üzerinden Christian'a ulaşıyordu.
"Senin de çok temiz olduğun söylenemez değil mi Christian? Senin zavallı dediğin kardeşin eminim senin yanında benden öğreneceğinden çok daha fazla güzel şey öğrenir. Belki de biz ikimiz, ona pek de uygun eşlikçiler değilizdir. Öyle değil mi?"
Lillian bunları Christian'ın kulağına fısıldamış ve son sözü söylerken de kulağına hafifçe temas etmişti ve sonra da hızla geri çekilerek odadan çıkıp gitti.
Christian ise deminki kışkırtılmanın etkisinde olduğu yerde donakaldı. Yanlış kararlar verdiği açıktı. Bu kızla asla başa çıkamayacaktı. Bir yerlerde bir şeyleri batıracağından emindi. Tanrı korusun, yanlış bir kararın bedeli en fazla ne olabilirdi ki? Cehennemde yanmak dışında tabii...
(Tanıtım Bülteninden)
Lillian Bennet, sosyetenin en havalı ve en olaylı Leydi'si idi. Bir erkek kadar serseriydi ama içinde kimsenin bilmediği, derin yaralar gizliydi. Aşkı onun hem kaderi hem de lanetiydi...
Damien Christian Maine aile yadigarı zekası ve yakışıklılığı ile koca avcısı annelerin son dönemlerdeki gözdesiydi. Evlilik ise yakın dönem planları arasında ilk sıralarda değildi.
Kaderin yedi yıl sonra bir araya getirdiği iki eski düşman için neler planladığını kimseler bilemezdi...
"Zavallı cahil kardeşimi senin güvenilmez ellerine bırakacağımı düşünüyorsan, yanılıyorsun. Belki farkında değilsin ama Londra'da ünün pek de iyi değil. Erkeklerle istediğini yapabilirsin. Bu konuda sana bir şey diyemem ama kardeşimi sana emanet etmeyeceğim hayatım."
Mevcut yakınlık yeterli değilmiş gibi bir adım daha yaklaştı Lillian. Artık birbirlerine yaslanır vaziyetteydiler. Bu sözlerin getirdiği öfke genç kızı alev alev yakarken, ısı da teninden taşıyor, giysilerinin üzerinden Christian'a ulaşıyordu.
"Senin de çok temiz olduğun söylenemez değil mi Christian? Senin zavallı dediğin kardeşin eminim senin yanında benden öğreneceğinden çok daha fazla güzel şey öğrenir. Belki de biz ikimiz, ona pek de uygun eşlikçiler değilizdir. Öyle değil mi?"
Lillian bunları Christian'ın kulağına fısıldamış ve son sözü söylerken de kulağına hafifçe temas etmişti ve sonra da hızla geri çekilerek odadan çıkıp gitti.
Christian ise deminki kışkırtılmanın etkisinde olduğu yerde donakaldı. Yanlış kararlar verdiği açıktı. Bu kızla asla başa çıkamayacaktı. Bir yerlerde bir şeyleri batıracağından emindi. Tanrı korusun, yanlış bir kararın bedeli en fazla ne olabilirdi ki? Cehennemde yanmak dışında tabii...
(Tanıtım Bülteninden)