Zümrüt Şehir, Irak'taki Amerikan işgal kuvvetlerinin Bağdat'taki üssü. Yeşil Bölge olarak adlandırılan bu üs, dev palmiyelerle saklanan, muhteşem villalar ve ışıltılı yüzme havuzlarıyla adeta cehennemin içinde bir vaha... İntihar saldırısı endişesiyle garsonlarının bile başka ülkelerden getirtildiği, çoğu Iraklının ise girmesinin kesinlikle yasak olduğu sahte cennetin diğer adı.
Belki de korkunun!..
Az ötede; çığlıklar, katliamlar, açlık ve ırza geçmeler sürerken, Zümrüt Şehir'de Amerika'nın tatlı hayatı devam ediyor. Sanki bu kan deryasına inat, vurdulu kırdılı filmlerin gösterildiği sinemada patlamış mısır yeniyor, kadınlar seksi pantolonlarıyla diskoda dans ediyor. Yeşil Bölge sakinleri, domuz etinden yiyeceklerle dolu açık büfede hangi yemeği seçeceğinin telaşındayken, duvarların dibinde insanlar ölüyor, çöplükteki bir dilim ekmek için kavgalar veriliyor...
Görkemli alışveriş merkezinin önüne en son model arabalarla park edip, kuru temizleme servisine gecenin kirlilerini bıraktıktan sonra porno film satan mağazaya giren Yeşil Bölge sakinleri, işgal altındaki Irak halkının namusunu akıllarına bile getirmiyorlar. Onlar akşam gidecekleri ve ağzına kadar soğuk bira dolu barlardaki muhabbetin beklentisi içindeler.
The Washington Post'un Bağdat Bürosu eski şefi olan yazar, Zümrüt Şehir kitabıyla bizi savaşın gerçeklerinden izole edilmiş bu bölgenin tam kalbine götürüyor. Yerle bir edilmiş bir ulusu yeniden inşa ederek adeta küçük bir Amerika oluşturma çabalarını düşündürücü bir şekilde aktarıyor. Irak'ı, sözde kurtarma ve demokrasiyi getirme sürecinin az bilinen detaylarını ve trajikomik olaylarını gözler önüne seriyor. Irak finans sektörünü canlandırmak için bu konuda daha önce hiç deneyimi olmayan 24 yaşındaki bir Amerikalıya Bağdat Borsası'nın kurdurulması; havaalanının korunması için yine daha önce bu işi hiç yapmamış taşeron bir firmaya milyonlarca dolar ödenmesi; Irak polisinin eğitimindeki komik ama inanılmaz olaylar, kitapta anlatılanlardan sadece birkaçı.
Zümrüt Şehir, Irak'taki Amerikan işgal kuvvetlerinin Bağdat'taki üssü. Yeşil Bölge olarak adlandırılan bu üs, dev palmiyelerle saklanan, muhteşem villalar ve ışıltılı yüzme havuzlarıyla adeta cehennemin içinde bir vaha... İntihar saldırısı endişesiyle garsonlarının bile başka ülkelerden getirtildiği, çoğu Iraklının ise girmesinin kesinlikle yasak olduğu sahte cennetin diğer adı.
Belki de korkunun!..
Az ötede; çığlıklar, katliamlar, açlık ve ırza geçmeler sürerken, Zümrüt Şehir'de Amerika'nın tatlı hayatı devam ediyor. Sanki bu kan deryasına inat, vurdulu kırdılı filmlerin gösterildiği sinemada patlamış mısır yeniyor, kadınlar seksi pantolonlarıyla diskoda dans ediyor. Yeşil Bölge sakinleri, domuz etinden yiyeceklerle dolu açık büfede hangi yemeği seçeceğinin telaşındayken, duvarların dibinde insanlar ölüyor, çöplükteki bir dilim ekmek için kavgalar veriliyor...
Görkemli alışveriş merkezinin önüne en son model arabalarla park edip, kuru temizleme servisine gecenin kirlilerini bıraktıktan sonra porno film satan mağazaya giren Yeşil Bölge sakinleri, işgal altındaki Irak halkının namusunu akıllarına bile getirmiyorlar. Onlar akşam gidecekleri ve ağzına kadar soğuk bira dolu barlardaki muhabbetin beklentisi içindeler.
The Washington Post'un Bağdat Bürosu eski şefi olan yazar, Zümrüt Şehir kitabıyla bizi savaşın gerçeklerinden izole edilmiş bu bölgenin tam kalbine götürüyor. Yerle bir edilmiş bir ulusu yeniden inşa ederek adeta küçük bir Amerika oluşturma çabalarını düşündürücü bir şekilde aktarıyor. Irak'ı, sözde kurtarma ve demokrasiyi getirme sürecinin az bilinen detaylarını ve trajikomik olaylarını gözler önüne seriyor. Irak finans sektörünü canlandırmak için bu konuda daha önce hiç deneyimi olmayan 24 yaşındaki bir Amerikalıya Bağdat Borsası'nın kurdurulması; havaalanının korunması için yine daha önce bu işi hiç yapmamış taşeron bir firmaya milyonlarca dolar ödenmesi; Irak polisinin eğitimindeki komik ama inanılmaz olaylar, kitapta anlatılanlardan sadece birkaçı.